2025 Yaz | Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara İle İkindi Sohbeti Gerçekleştirildi
Temel Eğitim Programı 2025 Yaz Dönemi kapsamında düzenlenen İkindi Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara oldu.
"Sünnîlik-Şiilik İlişkisi Bağlamında Vahdet Sorunu" başlığını taşıyan konuşmasına “vahdet” kavramının Kur’an ve hadislerdeki yeriyle başlayan Büyükkara, ümmetin birliğinin hem dinî bir vecibe hem de siyasî bir zorunluluk olduğunu vurguladı. “Cemaat” kavramının hadislerde çoğunluğu temsil ettiğini hatırlatarak, bu çoğunluğun tarih boyunca ehl-i sünnet olarak tezahür ettiğini ve ümmetin %85-90’ına tekabül ettiğini ifade etti. Buna karşılık, Şiîliğin—özellikle İsnâaşeriyye (On İki İmamcı) çizgisinin—tarihsel olarak Sünnî çoğunlukla zaman zaman ilişkiler kurduğunu, zaman zaman ise gerilimli dönemler yaşadığını belirtti. Bu bağlamda, “ehli kıble” şemsiyesi altında kalan bütün mezheplerin İslam dairesinde olduğunu, ancak bazı itikadî uçlaşmaların vahdeti imkânsızlaştırdığını da ifade etti.
Konuşmanın önemli bir bölümü, İran’ın modern dönemde izlediği "takrib" (mezhepler arası yakınlaşma) siyasetinin tahliline ayrıldı. Büyükkara, El-Ezher’in Caferîliği beşinci mezhep olarak tanıması ve İran’daki Takrib Kurumu’nun faaliyetleri gibi girişimlerin başlangıçta samimi görünse de zamanla siyasî ve ideolojik birer araca dönüştüğünü belirtti. 1979 İslam Devrimi sonrasında İran'ın, ümmetin meselelerini önceleyen değil, mezhebî çıkarları öne alan bir devlet yapılanması kurduğunu vurgulayan Büyükkara, “İran Anayasası 12 İmam Şiiliğini resmi mezhep ilan etmekle kalmadı, bu mezhebe mensup olmayanlara en üst düzey görevleri fiilen kapattı” dedi. Bu durumun, Sünnî dünyada büyük bir hayal kırıklığına yol açtığını ve özellikle Yusuf el-Karadâvî gibi isimlerin İran merkezli vahdet girişimlerinden açıkça vazgeçmelerine neden olduğunu söyledi.
Büyükkara’nın dikkat çektiği bir diğer mesele ise İran’ın 21. yüzyılda geliştirdiği “yumuşak güç” stratejisiydi. Eğitim bursları, kültürel merkezler, uluslararası üniversiteler ve medya araçları yoluyla yürütülen bu faaliyetlerin, başta Afrika olmak üzere pek çok bölgede Şiî nüfusun hızlı artışına yol açtığını ifade etti. Nijerya, Mali ve Fildişi Sahili gibi ülkelerde Şiîliğin sıfırdan %5-10 seviyelerine çıktığını belirten Büyükkara, bu durumun İran'ın ideolojik ve jeopolitik yayılmacılığının açık bir göstergesi olduğunu kaydetti. Bunun karşısında, Sünnî dünyanın uzun yıllar pasif kalmasının ise bu yayılmacılığı kolaylaştırdığını ekledi.
Konuşmanın sonunda ise Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, vahdetin günümüzde mümkün olup olmadığına dair soruları yanıtladı. Mezheplerin tamamen ortadan kaldırılmasının ne gerekli ne de mümkün olduğunu vurgulayarak, gerçekçi bir vahdet anlayışının “mezhebî kimlikleri tanıyan, fakat ümmetin müşterek meselelerinde ortak akılla hareket etmeyi hedefleyen” bir zemin üzerine kurulabileceğini söyledi. "Filistin, Doğu Türkistan, enerji krizleri, gençlik sorunları gibi temel meselelerde Sünnî ve Şiî Müslümanlar aynı masada buluşabilmeli, ayrılıklarını derinleştirmek yerine maslahat eksenli bir birliktelik inşa edebilmelidir" diyen Büyükkara, ümmetin geleceği için hem sahih bir dinî bilinç hem de güçlü bir diplomasi geleneğinin inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
31.07.2025